Perşembe, Aralık 08, 2011

Van'da..

Uçağımız Van'a süzülerek inerken yaşadığım olumsuz duygulanım, hoşnutsuzluk, yere ayak basmamla dağılıverdi. Çünkü güneş o kadar cömert biçimde karşıladı ki bizi kayıtsız kalmak mümkün değil. Bir de yıkık virane de olsa evim burada, burada üretiyorum burada kendimi gerçekleştiriyorum, varsın çadırda konteynırda olsun burada yaşıyorum, burada dostlarım arkadaşlarım var yarını birlikte yarattığımız, yollarında yürümüşlüğüm var daha da çok yol olduğunu yürüyecek bildiğim, düşünmüşlüğüm var burada, uyumuşluğum, çoğalmışlığım var, buraya ekmişim fidanımı, burada büyütmeye karar vermişim, öyle kolay değil yüz çevirmek.



Uzak ile yakının farkı bu. Mesafeler düşünceyi nasıl da etkiliyor, diğer nesnel faktörlerin belirlediği gibi. Uzakta iken insan tüm yukarıda saydıklarımı tozun toprağın enkazın içine karıştırıveriyor, veyahut uzaktan bakınca hepsi birlikte yıkılmış gibi görünüyor. Ama yakınındayken yukardakilerin hemen ayıklamaya başlıyor insan ayakta kalan parçalarını, tozunu silkeliyor, evirip çeviriyor, çalışıyor mu diye bakıyor, işleyenlere seviyor, kaybettiklerine üzüliyor, deviniyor yani yakındayken insan, yeniden yola koyulmanın yollarını arıyor, insan gibi davranıyor yani, ihsan oğlu insanım işte ben de, yolumu arıyorum....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder