Pazar, Aralık 11, 2011

Van'da mutsuz olmak..

Uzun süreli mutsuz kalamıyor insan Van'da, bir şey oluyor seviniveriyor. Misal dünkü kar ve soğuk akşamın ilerleyen saatlerinde yerini yumuşak bir havaya ve kar sessizliğine bıraktı. Bu kar sessizliği su gibi hava gibi bir nimet. İnsanın ta derinine işleyen bir huzurdan bahsediyorum aslında, hani bir termal havuzda hissedilen sıcaklık basitçe sıcak suyun ısıtmasından farklıdır ya, veya dağ başında bir kaynaktan içilen buz gibi su filtrelerce temizlenmiş suyu içmekten çok daha doyurucudur işte onun gibi. doğayla bütünleşme hissi yaratan her durumda hissedilen tamlık hali yani. doğayla bütünleşme onun bir parçası olduğunu iliklerine kadar hissetme durumu. Kar sessizliği de bunu yapıyor, etraf  bembeyaz, sesi de sessizliğe çeviren emen soğuran kulakları tırmalamasına izin vermeyen sadeleştiren arıtan bir doku gibi bembeyaz hem de, içimizde çocuksu bir sevinç ki bir süre sonra ellerimizdeki kartopuna dönüşecektir...



Sabah kalktığımızda ise karı çoktan evcilleştirmiş ve çamur kıvamına getirmiş bir güneş karşıladı bizi pencerede. Önceden de tanıştığımızdan selam sabah ettik, iyi dileklerimizi bildirdik, şu deprem günlerinde fazla izin yapmaması, milleti karın soğunun eline bırakmaması için ricacı olduk, o da bize evrendeki zorluklardan, ödenek yokluğundan, onu çekemeyen, ayağını kaydırıp ücra bir galaksiye sürgün ettirmeye çalışan diğer yıldızlardan filan bahsetti, aman dedik biz senin arkandayız, gerekirse Zeus'a, Jüpiter'e çıkarız seni bırakmayız filan dedik biraz yağladık balladık gönderdik. Güneşimize de sahip çıkamazsak ne kalır elimizde, dün okuduğum bir kitapta köy öğretmeninin görevden alınmasını protesto eden Bulgar köylüleri vardı, onlardan aldığımız ilhamla güneşimizi koruyacağız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder