Cuma, Aralık 02, 2011

ankara' da konteynırın ne işi var?

Dün beni çok şaşırttı NHKM'nin bahçesinde gördüğüm konteynır. Tuvaleti sordum duvarın arkasında dediler, köşeyi dönmemle konteynırla burun buruna geldim. O da ne, bunun ne işi var burada, burası deprem bölgesi mi arkadaş, sizin tuvalet yaptığınız  bu konteynırlar Van'da neden yok, bizim ihtiyacımız var oysa ki, çocuklarımız çadırda hastalanmasın yanıp ölmesin diye. Şaşkınlık, üzüntü, öfke, hüzün, hoşnutsuzluk, keyifsizlik, sıkıntı vesaire  gibi tüm olumsuz duyguların bir harmanını yaşadım saniyeler içerisinde. "Ama bu haksızlık öyle değil mi" dedi Kalimero içimden, o derin yıllanmış katmerlenmiş binlerce kez doğrulanmış imbiklerden süzülmüş haksızlığa uğramışlık hissiyatım kabar kabar kabardı.



Bir yandan da içimde eski bir tanıdığı hiç olmayacak bir bağlamda görüp tanıma ve onunla yarenlik edilen dönemdeki yaşantıyı gülümseyerek hatırlama duyumu uyandı. Vaaaaay konteynır sen misin bu hiç yaşlanmamışsın (yani ben de yaşlanmamışımdır o zaman), hiç değişmemişsin (keşke değişmeden kalabilseydik, masumiyetimizi kaybetmeseydik), ne kadar komiktin o zamanlar (keşke şimdi de güldürsen beni, emin hocanın taklidini yapsan), ne kadar da çalışkandın (o zamanlar çalışmak erdemdi tabi şimdi ise istanbul'da bir semt adı bile değildir, olsa olsa taşrada bir bucak -ki o da anayol üstü değil- adıdır). Abartyıorum tabi, kusura bakmayın meslek hastalığı....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder