Salı, Aralık 06, 2011

Van'a dönüş

Uzun bir haftanın sonunda dönüyorum işte. Giderken üzülünmeyen bir şehirdi Van. Geçici veya mecburi olarak gitseniz bile size bir şeyler katacağını bilirdiniz. Bana öyle demişlerdi ilkin "Tayinin Van'a çıktığında ağlarsın bir, bir de ayrılmak vakti geldiğinde". Benim için ayrılık vakti gelmedi henüz ama ağlamak vakti için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü bu sıralar Van'da olmak insandan bir şeyler götürüyor.



Çalışma azmini ve mesleki kararlılığı köreltiyor örneğin, kitap okumak mümkün olmuyor, iştah gidiyor, alkol ve sigara meşrulaşıyor, yeni dostluklar filizlenmiyor, muhabbetler güdükleşiyor, uyku tatsızlaşıyor, geceler matlaşıyor, gündüzler anlamsızlaşıyor, eşyanın her türlüsü ağırlaşıyor, gülüşler filistin askısında, bakışlar donuklaşıyor, kararlar öteleniyor, planlar tepeleniyor, sözler çok hızlı değişiyor, duvara sabitlenmeyen herşey yıkılıyor, duvarlar da yıkılıyor, sabitlemeye çalışmak anlamsızlaşıyor, yeni anlamlar yaratmaya çalışmak zorlaşıyor, bıkkınlık, yorgunluk, keyifsizlik, hoşnutsuzluk yaygınlaşıyor.

Kısacası yabancılaşma işte, mevcut olumsuz durumu değiştirme organlarımızın felci, bilinç ve bilgi durumunun değiştiremediği eylemsizlik, zamanla eylem arasındaki bağlantının kopması öncesizlik ve sonrasızlık çukurunda başaşağı durma hali, irade kullanma kılavuzunun kaybolması filan..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder