Pazar, Aralık 04, 2011

sallana sallana Ankara

Böyle bir türkü vardı gelinin yürüyüşü ile ilgiliydi galiba ama algıda seçicilik işte depremi çağrıştıran herşey dilime takılıveriyor. Çevrede gördüğüm her olumsuzluk, kaza felaket ihtimaline karşı aşırı uyanıklık hali içerisindeyim. Zaten buralarda insanların rahatlığına, kaygısızlığına ve de bizim yaşadıklarımız konuşulduğunda ısrarla çubuğu hafifletici sebeplere bükmelerine gıcık oluyorum. Ankara olmuş Polyanna..


Bu durum Van'dan uzakta iken en dikkatimi çeken yaşantım. Depremle ilgili konuşmak hiç içimden gelmiyor. Hele ağzımı açtığımda her taraftan yağdırılan şans ve şükür dolu cümleler tümden ağzımı kapatmama sebep oluyor. Kimse olumsuzlukları duymak istemiyor, sessizce acının saflaştırılmış haliyle karşılaşmak istemiyor, meseleyi birlikte bütün halinde değerlendirmek ve yaşamak yerine, görece olumluluk sınırları içerisinde kalmak tercih ediliyor. Sus ve dinle kardeşim, sus ve dinle. Ben sadece benimle birlikte yaşadığım acıyı göğüslemeni istiyorum, duymanı, bilmeni ve tahammül etmeni benimle birlikte. Ben de biliyorum gidenin gelmeyeceğini, zamanı tersine çeviremeyeceğimizi ama bırak ağıt yakayım, sen de kulaklarını tıkama.

Abartıyorum her zamanki gibi. Belki de duygularımı belirginleştirip yazabilmek için böyle yapıyorum, kendim için dahi görünür hale getirebilmek için. Ankara'yı ve Ankaralıların bir kısmını tenzih ederim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder