Pazartesi, Aralık 05, 2011

sinemada da deprem

Bir film izledim az önce. kişilerin kişisel depremlerine dairdi veya ben öyle aldım. Bolca jung az freud soslu, psikanalistlerin de zaman zaman boynuzsuz kuyruksuz insan olabildiklerine dair, kötü diyaloglu ve karikatür oyunculuklu bir film, ama mesele o değil. Değişebilirlik meselesini düşündürttü bana; insanın, hayatın, rollerin değişebilirliği. Mutlaklığımı sorguladım biraz ve yaşadığım anın çatışmasını. Değişirken neler sabit kalıyor ve sabit kalanların değişebiliritesini zaman içinde ne belirliyor?



Van'daki yaşantımızı ele alalım. Bağımsız değişkenimiz deprem ortaya çıktığında şöyle çalkalandık bir. mevcut işleyişimiz felç oldu. Sonra durakladık uzunca bir süre arada sallanarak, şimdi yeniden şekillendiriyoruz pratiğimizi. Geçmiş yaşantımız içerisinden neye devam edeceğiz, neyden uzaklaşacağız. daha da ötesi yenilenmiş koşullar içerisinde eski ayakkabılarımızla yeni bir yol tutturacak mıyız, yoksa yolumuz da yolumuz diye tutturup küsüp oturacak mıyız? sanırım ilkini seçenler kendilerini bağımsız bir değişken olarak hayat bilgisi patent ofisine tescil ettirebilme şansına sahip olacaklar ve yaslarını bir sonraki kayba öteleyip bugünü yaşama arzularını güncelleyecekler...değişimi mutlaklaştırmaktan korkan trene binmesin arkadaş..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder