Pazar, Kasım 27, 2011

4.3

Kulağa o kadar da büyük gelmiyor değil mi? Ne olacak sıradan bir sarsıntı işte bile denilebilir. Hatta depremin hissedilen şiddetinin bu sayısal ölçekte logaritmik artış gösterdiği düşünüldüğünde atlattığımız depremlere göre rahatlıkla küçümsenebilir. Ama maalesef öyle olmuyor işte. Tahmin edilenin çok ötesinde bir korku ve paniğe neden olabiliyor bu 4.3.


Hastaneden korkuyla fırlayan hastaları görmüşsünüzdür televizyonlarda. İşte o hastalardan bir kısmı geri dönmemiş binaya, evlerine daha doğrusu çadırlarına gitmek yakınlarının yanında olmak istemişler. Ne güzel bir kelime değil mi "yakın", ne çok şey anlatıyor. "Yakınlık" ondan türeyen başka bir kelime. Depremde varoluşsal korkuyu dibine kadar yaşayan insanlarda bu yakınlarına ulaşma veyahut yakınlık görme isteği had safhada. Depremin ilk gününü hatırlıyorum, arabayla eve ulaşmaya çalışıyorduk, bir kadın önümüze atladı arabayı durdurdu ve içine bindi; "dersane" dedi "beni dersaneye götürün çocuğum orada".

Aslında bu durum dışarıdan yapılan yardımlar içinde de geçerli. Yakın hissettiren, yakınlık gösteren, yakın davranan, yakın olan, yakınlık duyuran, yakınlık kuran yardımlar bu dönemde iyi hissettiriyor. Sizin için düşünülmüş, sizin iyi hissetmenizi arzulayan ufacık şeyler sevindiriyor. Yardım kamyonundan indirilen kolonya şişelerinden birinin üzerine bir anaokulu öğrencisi adına yazılan sevgi sözcükleri hepimizi duygulandırmıştı. Emin olun buralarda umuda, sevgiye kısacası tüm olumlu, hoşa giden duygulara en az soba kadar ihtiyaç var....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder